Okuma süresi: 7 dakika
Selam! Geçen haftaki sayımızda toplumsal cinsiyete dayalı şiddet konusuna aktivizm kanalından bir giriş yapmıştık. Bu hafta kaldığımız yerden devam ediyoruz. Geçtiğimiz Cumartesi günü 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günüydü. 25 Kasım itibariyle 10 Aralık İnsan Hakları Gününe kadar sürecek olan 16 Günlük Aktivizm böylece başlamış oldu! Peki bu 16 günde ne oluyor? Detaylar aşağıda!
bu sayıda neler var?
💫 16 günlük aktivizm boyunca tabukamu’da seni neler bekliyor?: 25 Kasım’dan 10 Aralık’a kadar sosyal medya hesaplarımızı takipte kal diyoruz. Aktivizm doğru bilgileri yaygınlaştırmakla başlar!
⚖️ sebuka’nın kurucusu Avukat Aslı Karataş’a sorduk: Toplumsal cinsiyete dayalı şiddetin ne olduğundan şiddetle mücadelede başvurabileceğimiz haklarımız ve yasal düzenlemelere kadar birçok şeyi konunun uzmanı Avukat Aslı Karataş ile konuştuk.
📢 6 şubat depremlerinden etkilenen gençlere sağlıkta genç yaklaşımlar derneğinin (SGYD) bir haberi var!: Depremden etkilenen gençlere yönelik cinsel sağlık ve üreme sağlığı kapsamında SGYD tarafından deprem destek talebi formu oluşturuldu. Detaylar için yazının sonuna bakabilirsin!
16 günlük aktivizm boyunca tabukamu’da seni neler bekliyor? 💫
Aktivizm çok çeşitli şekiller alabilir. Bazen bir söz, bazen bir yazı üreterek; bazen internette bazen de sokakta buluşarak aktivizme katkıda bulunmak mümkün. Tek başına ya da bağlı olduğun toplulukta aktivizm adına neler yapabileceğini merak ediyorsan tabukamu olarak şunu söyleyebiliriz: Aktivizm doğru bilgileri öğrenmekle başlar! Toplumsal cinsiyete dayalı şiddetle mücadele etmek için önce bu konuda neler bildiğimizi ve bildiklerimizin ne kadar güncel olduğunu görmemiz önemlidir. Bu yüzden tabukamu olarak 25 Kasım’da 16 günlük aktivizm kampanyamıza soru-cevaplar üzerinden başladık. Sosyal medya hesaplarımızda her gün şiddetle mücadele rehberinde kullanışlı olacağını düşündüğümüz bir sorunun cevabını paylaşıyoruz.
16 günlük aktivizmin bu 4. gününde şu soruyu soruyor ve cevaplıyoruz:
kadına karşı ve toplumsal cinsiyete dayalı şiddet dediğimizde ne demek istiyoruz?
Kadına karşı şiddet, kadınların cinsiyet kimlikleri sebebiyle maruz bırakıldığı şiddet durumlarını tanımlar. Toplumsal cinsiyete dayalı şiddet ifadesi ise konuya cinsiyet ikiliği dışında daha geniş bir çerçeveden bakmamızı sağlar. Çünkü şiddete maruz bırakılan insanlar yalnızca kadınlar değildir. Kadın+lar, translar, interseksler, nonbinaryler ve erkekler de cinsiyet kimliği, cinsel yönelim, cinsiyet ifadesi veya cinsiyete bağlı vücut özelliklerine dayanarak şiddete maruz bırakılabilir. Aynı zamanda toplumsal cinsiyete dayalı şiddet ifadesi, şiddet uygulayan insanın da geleneksel rollerden güç ve ayrıcalık aldığını ifade eder.
Kampanyadan haberleri almak için tabukamu’yu sosyal medyada takip etmeyi unutma!
sebuka’nın kurucusu Avukat Aslı Karataş’a sorduk ⚖️
toplumsal cinsiyete dayalı şiddet ne demek?
Toplumsal cinsiyete dayalı şiddet, bir insanın atanan toplumsal cinsiyet rolü sebebiyle şiddet eyleminin faili (şiddeti gerçekleştiren insan) ya da maruz kalanı olması demek. Bu bağlamda bu tanım oldukça önemli. İstanbul Sözleşmesi’nden önce uluslararası metinlerde “kadına yönelik şiddet” (violence against women) olarak gördüğümüz kavramı, İstanbul Sözleşmesi ile birlikte “toplumsal cinsiyete dayalı şiddet” (gender based violence) olarak görüyoruz. Bu birkaç açıdan önemli. Öncelikle cinsiyet kimliğine dayalı şiddeti ikili cinsiyet rejimi ile sınırlı tutmaması ve daha geniş bir çerçeve sağlaması açısından önemli. İkinci olarak da şiddetin sadece maruz kalanının değil, failinin de bu şiddet eyleminin faili olması altında toplumsal cinsiyetinin yatıyor olması açısından önemli. Yani şiddet uygulayan erkekler de tanımlanan erkeklik kalıpları sebebiyle şiddet faili demenin bir yolu.
toplumsal cinsiyete dayalı şiddete karşı Türkiye’de ne tür yasal düzenlemeler var? ⚖️
Bu konudaki en temel yasal düzenlememiz elbette ki 6284 sayılı Kanun, gözümüzün nuru. Zaten bilindiği üzere İstanbul Sözleşmesi taraf devletlere bu konuda bir iç hukuk düzenlemesi yapılmasını öngördüğü için çıkarılmış bir kanun. Kanunun kendi içinde de İstanbul Sözleşmesi’ne atıf var. Madde 1’de doğrudan der ki:
Bu Kanunun uygulanmasında (…) Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler, özellikle Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi ve yürürlükteki diğer kanuni düzenlemeler esas alınır.
6284 sayılı Kanun, tanımlara yer verdiği ikinci maddesinde de şiddeti,
Kişinin, fiziksel, cinsel, psikolojik veya ekonomik açıdan zarar görmesiyle veya acı çekmesiyle sonuçlanan veya sonuçlanması muhtemel hareketleri, buna yönelik tehdit ve baskıyı ya da özgürlüğün keyfî engellenmesini de içeren, toplumsal, kamusal veya özel alanda meydana gelen fiziksel, cinsel, psikolojik, sözlü veya ekonomik her türlü tutum ve davranış
olarak tanımlar. Böylesine geniş kapsamlı bir tanıma yer vermesi de bu anlamda yine kritik.
Bunun dışında elbette ki Türk Ceza Kanunu’nda da Türk Medeni Kanunu’nda şiddete yönelik düzenlemeler var. Fakat toplumsal cinsiyete dayalı olma kısmına dair özel düzenlemeleri 6284 sayılı Kanun’da görüyoruz.
toplumsal cinsiyete dayalı şiddetle mücadele sence en büyük eksiğimiz nedir?
Toplumsal cinsiyete dayalı şiddetin önüne geçmenin tek bir çaresi var, o da toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak. Eşitlik yoksa şiddet var. Bu kadar net bir formül var aslında. İstanbul Sözleşmesi toplumsal cinsiyete dayalı şiddetle mücadele için bir yol haritası sunar. 4P omurgası üzerine inşa edilmiştir deriz: Prevention (Önleme), Protection (Koruma), Prosecution (Etkin Yargılama) ve Policy Making (Bütüncül Politika). Bana sorarsanız biz bu 4P başlığının dördünde de eksiğiz. Fakat en büyük eksiğimizin daha en başta prevention yani önleme başlığında olduğunu söyleyebilirim.
Önleme başlığında yapılması gereken kreş seviyesinde başlayarak toplumsal cinsiyet eşitliği eğitimlerinin verilmesidir. Eğitim müfredatının en baştan gözden geçirilmesi, eğitimde kullanılan tüm materyalin bu gözle yeniden değerlendirilmesidir. Toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlayacak politikalar üretilmesi, kadın güçlenmesi önünde teşvik edici stratejiler belirlenmesidir. Toplumun her kademesinde bu bilincin oturtulmasını sağlamak öncelikli olarak devletin görev ve sorumluluğu elbette ki. Geleneksel aile tanımı altında toplumsal cinsiyet rollerini pekiştiren bir tutumla eşitlik bilincinin oturması pek mümkün değil.
peki şiddetle mücadelede ne tür haklarım var ve bunları nasıl öğrenebilirim?
Şiddetle mücadelede yine kılavuz dokümanımız 6284 sayılı Kanun. Herkesin mutlaka o kanunu okumasını öneririm. Koruyucu tedbirler, önleyici tedbirler her biri ayrıntılı şekilde kanun metninde yer alıyor. Şiddet tehdidi altındaysanız bu kişinin evinize yaklaşmaması, sizi telefon veya diğer iletişim kanalları ile rahatsız etmemesi, silahını teslim etmesi gibi taleplerle koruma talep edebilirsiniz. Herhangi bir karakola bu talebi iletmeniz mümkün ancak kararı verecek olan Aile Mahkemesidir. Mahkeme talebinizi inceler ve hangi koruma kararının ne süreyle verileceğine, verilip verilmeyeceğine kendisi karar verir. Koruma en fazla 6 ay için verilebilir. Durumun şartlarına göre uzatılabilir.
Yine kanun kapsamında kurulması gereken Şiddet Önleme Merkezleri (ŞÖNİM) bu konuda bilgi ve destek alabileceğiniz yerler. Baroların Kadın Hakları Merkezleri özellikle büyükşehirlerde bu alanda çok aktif çalışmalar yürütüyor. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının ALO 183 hattı Arapça ve Kürtçe bilen personeli ile 7 gün 24 saat hizmet veriyor. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına kimliğinizi gizleme imkanı da yer alır şekilde e-devlet üzerinden ihmal, istismar ve şiddet vakaları veya töre ve namus cinayetlerinin önlenmesi için ihbarlarda bulunmak da mümkün.
6 şubat depremlerinden etkilenen gençlere sağlıkta genç yaklaşımlar derneğinin (SGYD) bir haberi var! 📢
depremden etkilenen gençlere yönelik cinsel sağlık ve üreme sağlığı kapsamında SGYD tarafından deprem destek talebi formu oluşturuldu!
Cinsel sağlık ve üreme sağlığı destek talep formu, depremden etkilenen gençlerin deprem sonrası cinsel sağlık ve üreme sağlığı (CSÜS) konularında doğru ve güvenilir bilgiye ve hizmetlere erişmesini sağlamak amacıyla oluşturulmuştur.
Eğer deprem bölgelerinde yaşayan ve/veya depremden etkilenen bir gençsen ve cinsel sağlık ve üreme sağlığı konusunda ihtiyaçların veya soruların varsa aşağıdaki formu doldurarak Sağlıkta Genç Yaklaşımlar Derneğine ulaşabilirsin.
Bu destek kapsamında; başta bilgilendirme olmak üzere cinsel sağlık ve üreme sağlığı bağlamında hizmetlere yönlendirme yapılmaktadır. Ancak Türkiye’nin her bölgesine yönelik fiziksel yönlendirme yapılamayabileceği belirtiliyor.
Destek taleplerine dönüş yapma süresi yaklaşık olarak en az 2 hafta sürebilmektedir. Bu nedenle verilen yanıtların, acil bir yönlendirme olamayacağı belirtiliyor. Acil destek mekanizmalarını buradan inceleyebilirsin.
Bu form üzerinden şu an için sadece Türkçe destek verilebildiği, bu nedenle başka dillerde olan taleplerin karşılanamayacağı belirtiliyor. Arapça destek ve erişebileceğin diğer hizmetler konusunda bilgiye, Sağlıkta Genç Yaklaşımlar Derneğinin Genç Mültecileri Destekleme Programı’na bu bağlantı üzerinden ulaşabilirsin.
Bu destek kapsamında neler sağlanıyor?
Cinsel sağlık ve üreme sağlığı ve cinsel haklar konusunda güvenilir, bilimsel veriye dayalı ve güncel bilgilendirme
Duruma ve ihtiyaca yönelik olarak sağlık hizmetine, sosyal hizmetlere, psikososyal destek hizmetlerine ve uzmanlık gerektiren diğer cinsel sağlık hizmetlerine bölgesel ya da online olmak üzere yönlendirme
Cinsel sağlık ve üreme sağlığı hakları ve hak ihlallerine yönelik hukuki desteğe yönlendirme
Bazı cinsel sağlık ve üreme sağlığı materyalleri (ped, günlük ped, gebelik testi, kondom)
Bizi sosyal medyada takip ediyor musun?